Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında, koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan birçok kimyasal olay bu organda meydana gelir. Vücudumuzdaki en büyük organdır.
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Karaci%C4%9Fer
500'den fazla görevi olan karaciğer, vücudun en önemli birkaç organından bir tanesidir. Kendini yenileyebilen tek organdır ve karaciğer dokusunun %75'i cerrahi müdahale veya hastalık sonrasında kaybolsa bile, işlevini yerine getirebilir.
Karaciğer ile ilgili medikal terimler genellikle hepato- veya hepatic ön ekleriyle başlar. Bu kelimeler Yunanca karaciğer kelimesinin karşılığı olan hēpar (ήπαρ) kelimesinden türetilmiştir.
İngilizce'de liver denmesinin sebebi de muhtemelen bu organın kendini yenileyebilmesi ve zor şartlar altında dahi yaşayabilmesidir.
Belki bir başka anlamı da insanın yaşaması için gerekli en önemli organ olmasıdır. Buradan hareketle yaşatıcı organ da diyebiliriz liver için.. Liver kelimesini doğrudan çevirdiğimizde live fiilinden, yaşayıcı ve yaşatıcı anlamları çıkabilir. Yaşayıcı, çünkü kendi kendine zor şartlarda bile yaşayabiliyor; yaşatıcı, çünkü iyi ve sağlıklı bakıldığında insanı çok iyi yaşatabiliyor.
Wellness denen kavramın moda olduğu günümüzde, kaliteli yaşamanın bir numaralı kuralı karaciğere iyi bakmaktır. Bir numaralı düşmanları hayvansal yağ ve rutin alkol tüketimi..
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Karaci%C4%9Fer
500'den fazla görevi olan karaciğer, vücudun en önemli birkaç organından bir tanesidir. Kendini yenileyebilen tek organdır ve karaciğer dokusunun %75'i cerrahi müdahale veya hastalık sonrasında kaybolsa bile, işlevini yerine getirebilir.
Karaciğer ile ilgili medikal terimler genellikle hepato- veya hepatic ön ekleriyle başlar. Bu kelimeler Yunanca karaciğer kelimesinin karşılığı olan hēpar (ήπαρ) kelimesinden türetilmiştir.
İngilizce'de liver denmesinin sebebi de muhtemelen bu organın kendini yenileyebilmesi ve zor şartlar altında dahi yaşayabilmesidir.
Belki bir başka anlamı da insanın yaşaması için gerekli en önemli organ olmasıdır. Buradan hareketle yaşatıcı organ da diyebiliriz liver için.. Liver kelimesini doğrudan çevirdiğimizde live fiilinden, yaşayıcı ve yaşatıcı anlamları çıkabilir. Yaşayıcı, çünkü kendi kendine zor şartlarda bile yaşayabiliyor; yaşatıcı, çünkü iyi ve sağlıklı bakıldığında insanı çok iyi yaşatabiliyor.
Wellness denen kavramın moda olduğu günümüzde, kaliteli yaşamanın bir numaralı kuralı karaciğere iyi bakmaktır. Bir numaralı düşmanları hayvansal yağ ve rutin alkol tüketimi..
KARACiĞER HASTALIKLARI
- Karaciğer: Karın boşluğunun sağ üst kısmında yer alan karaciğer, kan dolaşımı içinde mükemmel bir filtre görevini üstlenmiştir. Suda çözülebilen, vücut artığı basit maddeler böbrekte temizlenirken, ilaçlar ve hormonlar gibi karmaşık yapılı atıkları karaciğer temizler.
- Savunma sistemini lojistik yönden destekler: Karaciğer sadece beslenme ve metabolizma atıkları için bir filtre olarak kalmamakta, ayrıca bağışıklık maddeleri olan globulinleri ve damar tamir grupları olan enzimleri de üretmektedir.
- Bakterileri temizler: Karaciğerde bulunan kupffer hücreleri, buradan geçen özelliklede bağırsaklardan gelen kanda bulunan önemli miktardaki bakterileri yutarlar. Kupffer hücreleri kandaki parçacıkların ya da öteki yan ürünlerin artması durumunda, bunları kandan filtre edebilmek için kendi sayılarını da arttırırlar.
- Vücudun enerji kaynaklarını üretir: Karaciğerin özelliklerinden biri de vücudun en önemli enerji kaynağı olan glukozu üretmesidir. Normal beslenme sırasında alınan glukoz, glikojene çevrilerek karaciğerde depolanır. Karaciğer kandaki glukoz oranını devamlı kontrol eder.Yemek aralarında besin alınmadığı ve kandaki glukoz miktarı düşmeye başladığı zaman, karaciğer depoladığı glikojeni tekrar glukoza çevirerek kana verir. Böylece kandaki glukoz düzeyinin fazlaca düşmesi engellenmiş olur.Karaciğer ayıracağı asitleri ve amino asitlerden de glukoz üretebildiği gibi, enerji üretiminde kullanılması mümkün olmayan diğer karbonhidratları da glukoza çevirebilir.
- Kanı depolar: Karaciğer, genişleyebilen veya küçülebilen bir yapıya sahiptir. Bu özelliği sayesinde kan damarlarındaki kanı depolayabilir veya salabilir. Karaciğer sağlıklı bir vücutta, toplam kanın %10'unu, yani 450 mi kanı bünyesinde tutar. Bazı durumlarda, örneğin kalp yetmezliği sözkonusu olduğunda vücutta dolaşan kan miktarı, kalbin çalışma temposuna fazla gelecektir. Bu durumda karaciğer kan tutma hacmini iki kat daha arttırarak, 1litre kanı fazladan depolar. Böylece kalbin, kaldırabileceği bir tempoda çalışmasına fırsat hazırlar. Vücutta kan ihtiyacı arttığında ise (örneğin ağır egzersizler sırasında) karaciğer, bünyesinde depoladığı kanı dolaşıma vererek kan ihtiyacını giderir.
- Ekonomik çalışır: Kaslarda glukoz harcanması sırasında, metabolizma artığı olan laktik asit açığa çıkar. Laktik asit kasta kaldığı sürece acı verir ve çalışmasını engeller. Karaciğer bu asidi kas lardan toplar ve yeniden glukoza döndürebilir.
- Ölü alyuvarların yenilerini üretir: Karaciğer ve dalak, ölen alyuvarların yerine yenilerinin üretildiği, proteinin büyük bir kısmının parçalandığı ve amino asitler olarak tekrardan farklı amaçlar için kullanıldığı yerdir. Karaciğer ayrıca, vücutta önemli işlevleri olan demirin de depolandığı organdır. Bu haliyle vücudun en gelişmiş deposudur.Tüm mineralleri, proteinleri, az miktarda yağı ve vitaminleri karaciğere depolar. İhtiyaç duyulduğunda, depoladığı maddeyi en kısa yoldan gerekli böl- geye verir. Vücudun yeterli enerjiye sahip olup olmadığını hassas bir biçimde denetler, bunun için özel bir haberleşme sistemi geliştirmiştir. Vücuttaki tüm organlar karaciğer ile bağlantılıdır.
- Kendi kendini onarabilir: Karaciğerin kendi kendisim tamir etme yeteneği de vardır. Bir kısmı tahrip olsa kalan diğer hücreler hemen çoğalarak eksik kısmı tamamlar. Hatta organın üçte ikisi alınsa bile,kalan kısım karaciğeri bir bütün olarak yeniden meydana getirebilir. Organ kendi kendisini onarırken, ölen ve zedelenen hücrelerini ortamdan uzaklaştırır ve yerine yenilerini koyar. Bir karaciğer hücresi, yaklaşık 500'den fazla işlemi yapabilecek yetenektedir. Bu işlemleri, birbiri arkasından değil çoğu kez aynı zamanda başarmaktadır.
- Mideden gıda özlerini alıp kana çevirir: Gıda maddelerini mideden karaciğere götüren damarlar vardır. Bu damarlara giden gıda maddelerinin özünü karaciğer alıp kan haline gelene kadar tarar, pişirir. Bu kan organlara gönderir. Bizim ısrarla karaciğer hastalıklarının MİDE'den kaynaklandığını belirtmemiz bunun içindir. Eğer hararet verici gıdaları (tuzlular, acılar, domates, karabiber) yersek, çok geçmeden kaşınma, sivilce oluşumunu gözleriz. Bu gıdaların özü mideden karaciğere geçer. Karaciğer ısıtıcı gıdalardan hoşlanmaz. Karaciğer soğutucu gıdalardan oluşur. Kaynak: www.lokmanhekimoglu.com