22 Mart 2007 - Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA)

Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA)

Edebiyatçıların Cunda Atölyesi Türkiye'de ilk çeviri atölyesi çalışmasını Cunda Adasında yapacak.

Türkiye'de çeviri alanında ilk olan Türk Edebiyatı Çevirmenleri Cunda Atölyesi (TEÇCA), 4-18 Haziran 2006 tarihinde Cunda Adası'nda yapılacak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü'nün başlattığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatı'nın Dışa Açılması Projesi (TEDA) ile Türk yazarlarının eserlerinin çok konuşulan dünya dillerine çevrilmesi yolunda yeni bir dönem başlatıldığı, dikkatlerin yeniden çeviri alanı ve bilimine yöneldiği belirtildi.

Açıklamada, bu doğrultuda Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ve Boğaziçi Üniversitesi'nin işbirliğiyle, Türk edebiyatının İngilizce'ye aktarımı alanında, çeviri hareketine yeni ve yetkin edebiyat çevirmenleri ile yeni çeviri eserler kazandıracak uluslararası bir edebiyat çevirmenleri atölyesi oluşturulduğu kaydedildi.

Açıklamaya göre, Cunda'da 4-18 Haziran 2006 tarihinde gerçekleştirilecek olan atölye çalışmasında Türkçe roman, öykü, şiir, deneme ve tiyatro metinlerinin İngilizce'ye çevirisi üzerinde çalışılacak.

ABD, İngiltere ve Türkiye'den 16 edebiyat çevirmeninin katılacağı Atölye'ye konuk konuşmacı olarak da Haydar Ergülen (8 Haziran), Murathan Mungan (10 Haziran), Nurdan Gürbilek (14 Haziran) Gülten Akın ve Zeynep Uzunbay (17 Haziran) davet edildi.

Atölye'de konuk şair ve yazarların yapıtlarından seçilen metinlerin çevirileri ile katılımcı çevirmenler önceden üzerinde çalıştıkları eserler hakkında sunumlar yaparak, görüş alış verişinde bulunacaklar.
Kaynak: http://www.trt.gov.tr/wwwtrt/hdevam.aspx?hid=151623&k=6

22 Mart 2007 - 1. Uluslararası Türkçe Çevirmenleri Kongresi

1. Uluslararası Türkçe Çevirmenleri Kongresi & Çeviri Destek Projesi TEDA
Türkiye 2008 Frankfurt Kitap Fuarı’nda Konuk Ülke Oluyor

Protokol İmza Töreni Ankara’da ve Frankfurt’ta yapıldı.

Türkiye, 2008 Frankfurt Kitap Fuarı’nın Konuk Ülkesi olacak. Konuya ilişkin protokol bugün T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ile Frankfurt Kitap Fuarı Direktörü Juergen Boos arasında bugün Frankfurt’ta ve daha önce 26 Eylül’de Ankara’da imzalandı.

İmza töreninde yaptığı konuşmada Frankfurt Kitap Fuarı Direktörü Juergen Boos, Almanya ile Türkiye arasında yüzyıllardır var olan bağların yanı sıra iki ülke arasında özellikle yakın bir geçmişte daha güçlü ilişkiler kurulmuş olmasından dolayı Türkiye’nin de uzun Konuk Ülke Listesi’ne adını eklemesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti. Boos, Almanya’da Türk kökenli iki buçuk milyon insanın yaşadığını ve 21. Yüzyılın çok kültürlü toplumunun bir yansıması olarak kendine has bir Alman-Türk Edebiyatı oluştuğunu belirtti. Bu olağanüstü bağlara rağmen gerek çağdaş Alman Edebiyatının Türkiye’de, gerekse Türk Edebiyatının Almanya’da yaygın olarak tanınmadığına dikkat çeken Boos, Konuk Ülke sunumunun Türk ve uluslararası yayıncılık şirketleri arasında telif ve lisans anlaşmaları yapılması için yeni olanaklar sunacağını kaydetti.

Bakan Atilla Koç yaptığı konuşmada Türkiye’nin sahip olduğu zengin kültürel birikimi vurgulayarak, Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi’nde bulunan İbn-i Sina El Yazması Koleksiyonu“nun UNESCO tarafından dünya belleği olarak kabul edilmesinin bunun açık bir kanıtı olduğunu ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılması için başlatılan müzakere sürecinin, bu kültürel ve sanatsal zenginliklerin yurtdışında tanıtılması için yeni bir atılım fırsatı verdiğini belirtti. Juergen Boos da, Türkiye’nin Konuk Ülke katılımının, Birliğe üye olmaya aday Türkiye’nin tarihi, kültürü ve toplumsal yapısı hakkında kapsamlı bilgi sağlanmasına katkıda bulunabileceğine dikkat çekti.

Frankfurt’ta sunulacak Konuk Ülke Programına hazırlık çalışmaları çerçevesinde Türk yayın sektörünün modernizasyonu çalışmalarına şimdiden başlanmıştır. Kamu yayıncılığı yeniden şekillendirilmiş, Türk Kültür, Sanat ve Edebiyatının tanıtılmasına yönelik TEDA Projesi 2005 yılında uygulamaya geçirilmiştir. Telif ajanslarından oluşan uluslararası bir ağın, Türk Edebiyatını yurtdışında tanıtması ve telif ticaretini desteklemesi beklenmektedir. Çeviri destek programı 2006 yılında sürdürülmüştür; 2007 yılının ilkbaharında 1. Uluslararası Türkçe Çevirmenleri Kongresi’nin yapılması planlanmaktadır. Aynı şekilde, daha büyük önem gösterilmeye başlanan fikri mülkiyetin korunmasına yönelik düzenlemeler sayesinde korsan yayıncılık durdurulabilmiştir. Kütüphanelerin modernizasyonuna yönelik çok sayıda program da uygulanmaktadır.

“Frankfurt Kitap Fuarı, yayıncılık sektörünün değişik dallarında, büyük aktörlerin yer aldığı bir dünya fuarıdır. Türkiye ise, gerek insanlık tarihinde oynadığı rol, gerekse bulunduğu coğrafi konumu itibariyle kültürler arası bir köprü görevi görmektedir.” diyen Bakan Koç, Konuk Ülke Programı kapsamında yürütülecek tüm etkinliklerin 2008 yılından sonra da etki bırakacak şekilde planlandığını söyledi. Juergen Boos “Frankfurt Kitap Fuarı bir ticaret merkezidir. Ancak ticaret platformu olduğu kadar, bir kültür platformu ve sosyo-politik tartışmaların da yapıldığı bir yerdir. Çünkü içerikleri daima oluştukları toplumsal ve sosyal çerçeveyi yansıtmakta veya bu çerçeve doğrudan tartışma konusunu oluşturmaktadır. 20 yıllık tecrübeye dayanan Konuk Ülke uygulamasına tanık olan Türkiye, Almanya’nın ve kitap dünyasının dışına taşacak ilgi ve dikkati üzerine çekeceğinden emin olabilir.“ dedi.

Frankfurt için Türk organizatörler, seminerler ve atölye çalışmalarını içeren kapsamlı ve profesyonel bir sunum planlamaktalar. Kitap sergileri, imza günleri, konserler, film ve tiyatro gösterimleri de düzenlenecek etkinlikler arasında yer alıyor. Çerçeve program, Frankfurt’un yanı sıra Almanya’nın diğer kentlerinde de uygulanacak. Türkiye Frankfurt Kitap Fuarı’nda Konuk Ülke sunumu ile ilgili www.fbf2008turkey.com web sayfasını öngörülen süreden daha da önce hayata geçirdi.

Türkiye’de yılda ortalama 27.000 çeşit kitap yayımlanmaktadır. 1987 yılından bu yana Frankfurt Kitap Fuarı’na katılan Türkiye bu yıl 450 m² ile temsil edilmektedir. Telif Ajansları Merkezi’nde 8 ajansın yanı sıra Türkiye’den 10 bireysel katılımcı yer almakta, Ulusal Standta ise ülke 210 yayınevi ile temsil edilmektedir.


Ankara, 26.9.2006
Frankfurt, 6.10.2006

Frankfurt Kitap Fuarı 111 ülkeden 7.000’den fazla katılımcı ile dünyanın en büyük Kitap Fuarıdır. Bu yıl 4-8 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek Fuarın Konuk Ülkesi Hindistan’dır. Konuk Ülke uygulamasına önümüzdeki yıl Katalan Bölgesi ile devam edilecektir. Frankfurt Kitap Fuarı bunun yanı sıra Alman yayıncıların sayısı 25’i aşan uluslararası kitap fuarına katılımını organize etmektedir ve Güney Afrika’daki Cape Town Kitap Fuarı’nın kurucu ortağıdır. Yayıncılık branşında dünyanın en çok ziyaret edilen portalı Frankfurt Kitap Fuarı’nın www.book-fair.com web adresidir. Frankfurt Kitap Fuarı, Alman Kitapçılar ve Yayıncılar Birliği’nin bir alt kuruluşudur.

İrtibat:

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü,
Tel.:
+90 312 231 54 50, Faks: +90 312 231 50 36,
E-Mail: yayimlar@kultur.gov.tr, www.fbf2008turkey.com

Frankfurt Kitap Fuarı, Konuk Ülke Koordinasyonu, Ruth Kumpmann,
Tel.: +49 (0) 69 2102-129, Faks: +49 (0) 69 2102-227;
kumpmann@book-fair.com

Frankfurt Kitap Fuarı, Basın & Kurumsal İlişkiler, Caroline Vogel.

Tel. +49 (0) 69 2102-165, Faks: +49 (0) 69 2102-227;
vogel@book-fair.com



Sözlük
Tercüme
Çeviri

13 Mart 2007 - Dillerin Sınıflandırılması

Dillerin Sınıflandırılması

Binlerce dünya dilinin sınıflandırılması yapılırken dillerin tarihine (genetik yön), göstergesel işleyiş biçimlerine (tipolojik yön), veya yaygınlıklarına (alansal yön) öncelik verilebilir.

Genetik dilbilim karşılaştırmalı bir yöntemle dillerin tarihini oluşturmaya çalışır. Sözgelimi 2 sayısı çeşitli Hint-Avrupa dillerinde benzerlikler gösterir: deux (Fransızca), two (İngilizce), zwei (Almanca), daou (Bretonca), dio (yeni Yunanca), dva (Rusça), (Farsça), doi (Bengali). Buna karşılık ikinci öbekteki dillerde 2 sayısı şu şekillerde karşılanmıştır: iki (Türkçe), kaski (Fince), isnan (Arapça), irandu (Tamilce), futatsu (Japonca), roa (Madagaskar dili)

Dilsel evrimde kurallar çıkarmayı sağlayan benzeşim yasaları oluşturulmuştur: pater-father-peder, mother-mader, frater-brother-birader (baba, anne, erkek kardeş; Latince, İngilizce, Farsça). Ayrıca diller arasındaki sözlüksel yakınlığın zamanla kayboluşuna ilişkin çalışmalar da yapılmıştır. Mesela, Fransızca ve İspanyolca’da bazı kelimeler aynı kökten gelmiştir: main ve mano (el), doigt ve dedo (parmak). Buna karşılık, tete ve cabeza (baş), epaule ve hombro (omuz) kelimlerini ele aldığımızda aynı köklerin değişik anlam yüklenip başka kelimelerde ortaya çıktığını gözlemleriz: Altay dil ailesinde de “ben, sen” kavramları Türkçe ben, sen; Moğolca bi, çi; Tunguzca bi, şi; Mançuçe bi, si kelimeleriyle karşılanır.

Tiplendirici dilbilim, dil öğelerinin durumunu dil sistemi içinde inceler. Dil tipleri belirlenirken sesbilgisel, prozodik, sözdizimsel, sözlüksel olgular göz önünde bulundurulur. Ancak bunlar salt birleşimsel biçimbilim açısından önemlidir.

-Dış bükün: mu-ntu (insan), ba-ntu (insanlar) [Tongan dili]

-İç bükün: trinken-trank-getrunken “içmek-içti-içmişti” (Almanca)

-Bitişim: ev-le-rin-den (isim-çoğul eki- iyelik eki- çıkma durumu eki)

-Çoğulbireşim: Haupt-bahn-hof (baş-yol-avlu), “merkez istasyonu”, (Almanca)

-Çözümleme: Fransızca’da je lis “okuyorum”: je n’ai pas encore pu finir de la lire “henüz onu okumayı bitiremedim” şeklinde ifade edilebilir.

Alışılagelmiş tanımlama ölçütlerinden biri de özne (Ö), yüklem (Y), tümleç (T) öğelerinin sıralanışıdır. Bu öğelerin altı değişik sıralanış biçimi benimsenmekle birlikte, ÖYT ve ÖTY sıralanışları dünya dünya dillerinin üçte birinin belirgin özelliğidir. YÖT sıralanışının dillerin altıda birinde bulunması, genel eğilimim özneyi tümleçten önce kullanma yönünde olduğunu göstermektedir. Burada da hakimiyet durumu söz konusudur, çünkü sözdizimsel ve anlamsal koşullara göre bu sıra aynı dil içinde de çeşitlilik gösterebilir.

Alan dilbilimi bir dil olgusunun genetik veya tipsel sınırlarını göz ardı ederek, mekan içinde yayılımını inceler. Mesela, yuvarlak ön ünlülere (Fransızca’da u veya eu; Mur “duvar”, peu “az”) Baskça’dan Norveççe’ye, Fince’ye, Fransızca’ya, Almanca’ya ve İskandinav dillerine kadar uzanan bir alanda rastlanır. Addan sonra gelen belirli tanımlık, , Arnavutça’da, Rumence’de, Bulgarca’da, Makedonca’da gözlemlenen, Balkanlar’a özgü bir olgudur. Bu tür olgular dilin alt katmanlarıyla (bir bölgede eskiden konuşulan diller) ve çoğunlukla diller arası ilişki derecesiyle açıklanabilir. Söz konusu durumlara, uzun süre çeşitli ülkelerden gelen insan topluluklarının bir arada bulunup konuşması ve ikidilliliğe elverişli ortamların oluşması yol açar.

Dünyada Belli Başlı Diller


Hint-Avrupa Dilleri

1- Roman Dilleri: Fransızca, Provence, Katalanca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca, Sardinya dili, Retro-Roman dili, Rumence (Moldovca)

2- Germen Dilleri: İngilizce, Friesland dili, Almanca (Yiddiş), Hollandaca (Afrikaans), İsveççe, Danca, Norveççe, İzlandaca

3- Baltık-Slav Dilleri: Letonca, Litvanca, Rusça, Ukrayna dili, Beyaz Rusça, Lehçe, Çekçe, Slovakça, Sorab dili, Bulgarca, Makedonca, Sırp-Hırvat dili, Slovence

4- Kelt Dilleri: Gaelce (İrlandaca), İskoçça, Bretonca, Cornwall dili, Galce

5- Hint-İran Dilleri: Sanskritçe, Farsça, Peştu, Kürtçe, Tacikçe, Hintçe-Urduca, Bihari, Nepalce, Assam dili, Bengali, Oriya dili, Gucerat dili, Marathi, Seylan dili, Pencabi, Sindhi, Keşmir dili, Çingene dilleri

6- Diğer diller: Arnavutça, Yunanca, Ermenice

Kafkas Dilleri

Gürcüce, Avarca, Abhazca, Lazca, Çerkezce, Çeçence, İnguşca, Kabartayca, Lezgice

Baskça

Dravid Dilleri

Tamilce, Telugu dili, Kanara, Malayalam

Ural Dilleri

Fince, Estonca, Laponca, Macarca, Hantıy dili, Mansi dili, Samoyed dilleri

Altay Dilleri

Türkçe (Türkiye Türkçesi, Azerice, Özbekçe, Yeni Uygurca, Kazakça, Tatarca, Türkmence, Kırgızca), Moğolca, Tunguzca

Japonca

Korece

Çin-Tibet Dilleri

Çince (Mandarin, Yue), Tibetçe, Birmanca

Diğer Asya Dilleri

Çukçice, Gilyak dili, Yukagirce, Tayca, Miao-Yao dili, Mon-Khmer dilleri, Munda dili

Malaya-Polinezya Dilleri

Madagaskar dili, Malayca, Cava dili, Tagalogca, Maori dili, Tahiti dili, Hawai dili, Tongan dili

Diğer Okyanusya Dilleri

Aranda dili, Dyirbal dili, Papua dilleri

Eskimo Dili

Amerika Yerli Dilleri

Navaho dili, Apaş dili, Şayence, Mikmekçe, Siu dili, Hakan dili, Maya dili, Nahuatl dili, Hopi dili, Otto-Mange dilleri, Tarasko dili, Salish dili, Çibça dili, Ge-Bororo-Karhaca, Panoca, Karayibce, Keçuvaca, Aymaraca, Tukanoca, Aravakça, Tupi-Guarani dilleri, Araukanca

Hami-Sami Dilleri

Arapça, Maltaca, İbranice, Aramca, Süryanice, Amharca, Tigrinaca, Kabiliye dili, Tuaregce, Somali dili, Afar dili

Nijer-Kongo Dilleri

Hausa dili, Bambaraca, Mendece, Diulaca, Malinkece, Uolot dili, Serer dili, Fulani dilleri, Mosice, Senufo dili, Yoruba dili, Eve dili, Fon dili, İbo dili, Akan dilleri, Svahilice, Kongo dili, Ruanda dili, Ksosa dili, Zuluca, Kikuyu dilleri, Sango dili, Gabya dilleri

Nil-Sahra Dilleri

Nübye dili, Songay dili, Mangbetuca, Masai dili

Hoisan Dilleri

Boşiman dili, Hotanto dili, Sandave dili, Hadza dilleri

Prof. Bernard Pottier Çeviri: Thema Larousse

08 Mart 2007 - ISO 4043 Simultane Çeviri İçin Taşınabilir Kabinler

ISO 4043 -- Simultane Çeviri İçin Taşınabilir Kabinler

Genel Nitelikler ve Teçhizat

Giriş

Uluslararası Konferans Tercümanları Derneği (AIIC) ile Avrupa Komisyonu Konferans - Çeviri Ortak Hizmeti (JSIC)'nin talebi üzerine hazırlanmış olan bu Uluslararası Standart'ın amacı taşınabilir kabinlerin kullanımında simültane çeviri için en uygun koşulları temin etmektir.

Taşınabilir kabin tasarımı dört koşul çerçevesinde şekillenmiştir:

  1. aynı anda konuşulan değişik dillerin akustik ayırımı;
  2. konferans çevirmenleri ile toplantı katılımcıları arasında iyi görsel temas ve iki-yönlü ses iletişimi;
  3. işyerleri simültane çeviri kabinleri olan konferans çevirmenlerinin gün boyunca dikkatlerini yoğunlaştırmalarını sürdürebilecekleri yeterli çalışma koşulları;
  4. taşınması ve montajı kolay ve hafif olduğu kadar sağlam yapı.

1. Kapsam

Simültane çeviri kabinleri için temel koşullar ISO 2603'te belirlenmiştir. Bu Uluslararası Standart, sabit çeviri kabinleri olmayan salonlarda kullanılmak üzere taşıma ve kullanım ihtiyaçları düşünülmüş taşınabilir kabinler için ISO 2603'ün adapte edilmiş şeklidir.

Taşınabilir kabinlerin temel özellikleri onların parçalara ayırılabilir, taşınabilir ve konferans salonunda kurulabilir olmalarıdır.

Taşınabilir olmakla beraber, belli bir tesiste kullanılan ve bu tesisin toplantı salonları yakınlarında depo edilen kabinler bu Uluslararası Standart'ın kapsamında değildir. Bu tür kabinler mümkün olduğunca ISO 2603'te belirtilen sabit kabin özelliklerine uyacak şekilde tasarlanmalıdır.

Not: Madde 12 simültane çeviri sistemleri ile birlikte kullanılacak olan salon ses sistemleri ile ilgili bilgiler de içermektedir.

2. Standartlarla ilgili referanslar

Bu belgede atıfta bulunulan aşağıdaki standartlar işbu Uluslararası Standart'ın maddelerini oluşturur. Bu belgenin yayınlanmış olduğu tarihte sözü edilen standartların anılan nüshaları geçerli idi. Tüm standartlar revizyon geçirebileceği için, bu Uluslararası Standartlara dayanarak anlaşma yapan tarafların aşağıda belirtilen standartların daha yenileri olması olasılığını göz önünde bulundurarak, bu konuyu araştırmaları tavsiye olunur. IEC ve ISO şu anda geçerli olan standartların kayıtlarını bulundurmaktadır.

ISO 140-4: 1998, Bina ve bina elemanlarında Akustik - Ses Yalıtım Ölçümü - Bölüm 4: Odalar arası havadan taşınabilen seslerin alanda ölçümü.
ISO 2603: 1998, Simültane Çeviri Kabinleri - Genel nitelikler ve teçhizat.
ISO 3382: 1997, Diğer akustik parametrelere referans ile odaların reverberasyon süresinin Akustik Ölçümü.
IEC 60914: 1998, Konferans Sistemleri - Elektrik ve audio şartlar.

3. Tanım

Bu Uluslararası Standart için aşağıdaki tanım geçerlidir.

3.1 Simültane çeviri için taşınabilir kabin

Bir konferans salonu içinde, hem salondaki çalışmaların seslerinden hem de aynı anda çevirisi yapılmakta olan değişik dillerin seslerinden ses yalıtımı sağlayan, kendi içinde yeterli ve konferans çevirmenlerinin çalışma alanını içeren birim.

Not: Bu kabin, modüler birimlerden monte edilen ve kendi başına ayakta durabilen niteliktedir.

4.Genel şartlar

4.1 Genel

Çeşitli mekanlarda geçici hizmet vermek üzere tasarlanmış olan taşınabilir kabinler optimum ses yalıtımı ve ses absorpsiyonu temin edeceklerdir. Kullanılacak malzemeler bakımı kolay yapılabilir, kokusuz, anti-statik, yanmayı geciktiren veya yanmayan ve gözleri, cildi veya solunum yollarını tahriş etmeyecek türden olmalıdır. Kabin toz çekmemeli veya barındırmamalıdır (buklet halı kullanılmamalıdır). Kullanılacak renk, kabin içinin kısıtlı çalışma alanı göz önünde bulundurularak seçilmelidir. Elektronik teçhizat da dahil olmak üzere, tüm yüzeyler mat cilalı olmalıdır.

Masalara monte edilmiş kutu gibi yapılar kabul edilemez.

Taşınabilir simültane çeviri kabini ve gereçlerini kurmak üzere salon seçerken bunları uygun bir şekilde yerleştirebilecek yeterli yerin temin edilmesi gerektir. Kullanıcı, tercüme ekibinin başından ve/veya bu tür çeviri teçhizatını temin edenlerden veya konferans teknisyeninden mutlak görüş almalıdır.

4.2 Konferans salonlarının uygunluğu

Simültane çeviri yapılacak bir salonun boyutları katılımcıları, kabinleri ve teçhizatı rahatlıkla alabilecek boyutta olmalı ve (trafik, bina içi gürültülü geçiş yolları, asansörler ve mutfaklar gibi) gürültü kaynaklarından uzak yerlere yerleştirilmelidirler.

Konuşmaların iyi anlaşılabilir olması ve özellikle de kısa reverberasyon süresi için yeterli salon akustiği mutlak temin edilmelidir.

Salonlar doğru dürüst ısıtılmalı ve havalandırılmalıdır (airconditioning); karbon dioksit düzeyi %0.1' i aşmamalıdır.

4.3 Konferans salonundaki konuşlanma

Kabin kurmak için kabinlerin herbirinin sahneyi, katılımcıları, tahtayı ve projeksiyon yapılan ekranı tam olarak görebilecekleri (bakınız ISO 2603) yeterince büyük bir alan temin edilecektir. Düz bir tabana sahip olan salonlarda gereken görme imkanını temin etmek için kabinler yerden en az 0,30 m yükseltilmelidirler. Gereken durumlarda kabinler sağlam, halı veya uygun herhangi bir ses-emici madde ile kaplı, giriş-çıkışı tehlikesiz ve gıcırdamayan bir platform üzerinde kurulmalıdır.

Sütun, kiriş vs. gibi görüşü engelleyen unsurlardan kaçınılmalıdır.

Kabinler ile konferans masası ve/veya delegelerin sandalyeleri arasında (en az 2 m) serbest bir alan sağlanarak, katılımcıların kabinlerden gelen seslerden rahatsız olmaları önlenmelidir.

Emniyet ve yangına karşı tedbir olarak kabinlerin arkasında en az 1.50 m'lik bir geçiş alanı temin edilmelidir.

Kabinlerin dibinden salona giriş-çıkış vermekten kesinlikle kaçınılmalıdır. Mümkün olan her yerde kabinlere ayrı bir geçiş yolu temin edilmelidir.

4.4 Kabin boyutları (bakınız şekil 1 ve 2)

Herbir kabin o çalışma için gerekli olan sayıda çevirmeni rahatlıkla yanyana oturtabilecek ve birbirlerini rahatsız etmeden kabine girip çıkabilecekleri şekilde olacaktır. Yeterli havalandırma ve ısı kontrolünü sağlayacak kadar alan temin edilmiş olacaktır.

Kabin boyutları mevcut koşulların ve konferans çevirmenlerinin sağlık ve mesleki ihtiyaçları ışığı altında yeniden gözden geçirilmiş ve uyarlanmıştır.

Standart bir taşınır kabinin iç boyutları aşağıdaki ölçülerden daha az olamaz :

a) En :

  • en fazla iki çevirmen için 1.60 m
  • iki veya üç çevirmen için 2.40 m
  • üç veya dört çevirmen için 3.20 m

b) Derinlik : 1.60 m
c) Yükseklik : 2.00 m

Not: Mekan kısıtlamaları ve yerel ulaşım problemleri nedeni ile standart boyutların kullanılamadığı çok istisnai durumlarda 1.50 X 1.50 X 1.90 m en fazla iki çevirmen için kullanılabilir.

4.5 Kapılar

Gerekli ses geçirmezliği temin açısından kabin kapıları gereklidir. Kabin kapısı menteşeli olup, odadan veya platformdan dışarı açılacak şekilde olacaktır. Kapı

sessiz çalışacak ve kitlenir türden olmayacaktır.

Raylı kapılar veya perde kabul edilemez.

4.6 Kablo kanalları

Kabinin yan veya ön panelinde kablo geçiş kanalları olmak zorunda ise bu kanalların, kullanılan donanıma uygun olmak kaydı ile, olabilecek en küçük boyutta olması gerektir. Kablo kanalına erişim kolay olmalıdır. (4.3'e bakınız)

5. Pencereler

5.1 Genel

Şekil 1 ve 2'ye bakınız.

Herbir kabinin ön ve yan pencereleri olacaktır.

Maksimum görmeyi sağlamak için ön pencereler kabinin tüm enini kaplamalıdır. Pencerenin dikey desteği olabildiğince dar olmalıdır. Bu destek çalışma pozisyonunun hiçbir şekilde ortasına gelecek şekilde yerleştirilmiş olamaz.

Pencere camları renksiz ve temiz olmalıdır. Camlarda görmeyi engelleyebilecek çizikler olmamalıdır.

5.2 Boyutlar

Ön ve yan camlar masa yüzeyinden (veya masa yüzeyinden en fazla 0.10 m) itibaren en az 0.80 m yukarı uzanacaktır. Yan camlar ön camdan en az 0.60 m yana doğru uzanmalıdır. Bunun en az 0.10 m'si kabin içindeki tezgahın derinliğini aşacak şekilde olmalıdır.

6. Akustik

6.1 Ses yalıtımı

Taşınabilir kabinler dış kaynaklardan, örneğin bitişik kabinlerden, salondan veya fon gürültüsünden gelebilecek herhangi bir sese karşı makul ölçüde ses yalıtımı sağlayacak şekilde tasarlanacaklardır. Yanyana olan kabinlerin ortak duvarı olması halinde ses yalıtım değerleri tam olarak karşılanacaktır.

Ses yalıtımı ISO 140-4' e uygunluğu açısından kontrol edilecektir. Bu standart, kabinlerin birini alıcı oda olarak kullanırken, beyaz veya pembe gürültu ile beslenen ses kaynağı, ister ana salon ister bitişik kabin olsun, kaynak odayı eyleme geçirir.

Ses basınç düzeyleri oktav bantları olarak kaynak ve alıcı odada ölçülecektir. Bu iki dizi ses basınç düzeyi ile salondan kabine ve kabinden salona iletilen gürültü arasındaki fark en azından Tablo 1'de verilen değerlere eşit olmalıdır.

Tablo 1 - Kabinden salona (ve salondan kabine) - Ses basınç düzeyi farkları (D)

Frekans Hz

250

500

1000

2000

4000

D, dB

12

15

18

20

20

Kabinden kabine geçen gürültü için iki dizi ses basınç düzeyi arasındaki fark en azından Tablo 2'de verilen değerlere eşit olmalıdır.

Tablo 2 - Kabinden kabine: Ses basınç düzeyi farkları (D)

Frekans, Hz

250

500

1000

2000

4000

D, dB

18

21

24

26

26

Kabinler arası ve dışarıdan kabine D ölçümü, gerçek uygulamaya benzer koşullarda, kabinlerin uygun bir salona yerleştirilmesiyle yapılacaktır.

6.2 Ses emilimi

Reverberasyon ve ses yansıması uygun anti-statik ses emici malzemelerin iç yüzeylerde kullanımı ile azaltılacaktır. İçinde kimse olmayan kabinde reverberasyon süresi (ISO 3382'ye bakınız) 0.3 s ve 0.5 s, 125 Hz ila 4000 Hz oktav bantları içinde olacaktır.

Kabinlerin arkasında ses emici bir malzemeden yapılmış bir ekran kabin arkasındaki duvardan ses yansımasını azaltmak için kullanılabilir.

Halısız salonlarda kabinler halı üzerine yerleştirilecektir.

7. Havalandırma

1 ve 2 no.'lu şemalara bakınız.

Kabinlerde etkili bir havalandırma sistemi bulunmalıdır. İçeride oturan kişilere zararlı bir esinti yapmayacak şekilde olması gereken bu sistem, saatte en az yedi kez havayı tamamen yenilemelidir. Daha fazla kez havanın yenilenmesi mümkün olabilen durumlarda, kabin içinden ayar yapılabilir olması gerektir.

Tavandan olan aspiratörler yukarıda belirtilen koşulları yerine getirebilecek kadar güçlü fakat bu işlevi mümkün olduğu kadar sessizce yapan türden olmalıdır.

Havalandırmanın doğrudan toplantı salonundan olduğu durumlarda, havalandırma çıkışları, daha serin havadan yararlanabilmek ve düzgün dolaşım sağlamak açısından, kabin duvarlarının aşağılarında ve çevirmenlerin bacaklarına fazla esinti olmaması açısından, kabinin arkasına doğru olmalıdır.

Kabin içerisindeki havalandırma sisteminin yaratacağı A-ağırlıklı ses basınç düzey eşidi ise 40 dB'yi aşamaz.

8. Çalışma tezgahı

1 ve 2 no'lu şekillere bakınız.

Kabin içindeki çalışma tezgahı kabinin tüm genişliği boyunca uzanmalıdır ve mikrofonlardan iletilebilecek ses yansımasını yok etmek için ses emici malzeme ile kaplı olmalıdır. Bu tezgah, hem teknik kontrol teçhizatının ve dokümanların ağırlığını hem de çevirmenlerin dirsekleri ile yaslanmalarının ağırlığını kaldırabilecek sağlamlıkta olmalıdır. Tezgahın alt yüzeyi de pürüzsüz olacaktır. Uygulanacak ölçüler aşağıda belirtilmiştir:

  • Yükseklik : yerden 0.73 m +/- 0.01 m,
  • toplam derinlik: en fazla 0.50 m,
  • bacak mesafesi : en az 0.45 m; tezgah destekleri bacak mesafesini daraltamaz veya harekete mani olamaz.

Teknik aletler ve lamba gibi destek malzeme çalışma yüzeyini olabildiğince serbest bırakacak şekilde yerleştirilmelidir.

9. Aydınlatma

Herbir kabin içinde en az iki adet derli toplu, düşük ısı yayan, ayarlanabilir lamba temin edilmiş olacaktır. Bunlar ayarlanabilir bağlantılar ile çalışma tezgahının hiçbir şekilde yüzeyini işgal etmeyecek şekilde yerleştirileceklerdir. Bu maksatla kullanılacak olan lambaların ışığı tüm çalışma yüzeyini kapsayacak ve çalışma yüzeyinde yapılacak olan ölçümlerde, ya iki kademeli kumanda ile 100 lx ve 200 lx arası düşük düzeyde, ya da 300 lx'in üzerinde aydınlatma temin ediyor olacaklardır. Veyahut da 100 lx'ten 300 lx'in üzerinde ışık için sürekli kontrol temin edeceklerdir.

10. Oturma

Herbir konferans çevirmeni ve teknisyen için aşağıdaki vasıflarda rahat sandalye temin edilecektir:

  • beş bacaklı;
  • ayarlanabilir yükseklik;
  • ayarlanabilir sırt;
  • kollu;
  • bariz gürültü çıkarmayan koltuk mekanizması;
  • sıcaklık yaratmayan döşemelik kumaş;
  • tek başına olan ayak koyucular.

NOT: Sandalyeler genelde salon yönetimi tarafından temin edilir.

11. Kabin audio teçhizatı

11.1 Genel

Simültane çeviri teçhizatı IEC 60914' te tanımlanmıştır.

11.2 Kontrol düğmeleri ve kulaklıklar

ISO 2603:1998'in 8 -10'uncu maddelerinde tanımlandığı gibi, herbir çevirmen için ses kontrol düğmeleri ve kulaklık temin edilir. Şayet kabinde ikiden fazla çevirmen yok ise, iki kişilik ses kontrol düğmesi olan bir konsol kullanılabilir.

Kişisel tercihlere de yer verebilmek açısından, kumanda düğmeli konsola ayaklı mikrofon veya mikrofonlu kulaklık takılabilme imkanları da düşünülmelidir.

11.3 Mikrofonlar

Konferans tercümanlarının mikrofonları ya taşınabilir bir tabana veya kulaklıklarına takılı olabilir. Kulaklıklara takılı olan mikrofonlar ise her çevirmene uygun gelmeyebilir. Herbir çevirmen için bir mikrofon gereklidir.

12. Simültane çeviri sistemleri ile birlikte kullanılan salon hoparlör sistemleri

Salonlardaki akustik yansıma ve yankı simültane çeviriye zarar verebilir ve, aşırı durumlarda, beynin işlevine engel olabilir ve/veya duyma duyusuna zarar verebilir.

Ayrıca, her simültane çevirili toplantıda dinleyicilerin bir kısmı konuşmaları kulaklıkla izleme durumundadır. Hoparlör sisteminin olumsuzlukları onların kulaklıklarının normal düzeyde çalıştığı durumlarda kulaklıklardan gelen sesi tamamen boğabilir. Gerçekten de simültane çeviri sistemi ile uyumlu olmayan salon hoparlör sistemleri ses interferansına neden olur. Dolayısıyla, hoparlörlerden salonlardaki mikrofonlara yankı ve geri beslenme olmasını önlemek için hoparlör sistemlerinde hem tasarım hem de ses kontrolü açısından her türlü tedbir alınmalıdır.

Katılımcıların çoğunun toplantıyı orijinal dilinde dinlemeleri halinde konuşmacının sesinin salona yükseltilerek verilmesi kaçınılmazdır. Bu durumda salon hoparlör sistemi en düşük düzeyde çalıştırılarak, salondaki mikrofonlara hoparlörlerden geri beslenmenin yok edilmesi için gereken her türlü şey yapılmalıdır.

Bu durumlarda etkin kontrol sağlayabilmek için, (çok kanallı) simültane sistemleri ve (tek kanallı) hoparlör sistemleri birbirinden bağımsız olarak

  • tek bir mikrofon sisteminden beslenmeli,
  • herbir sistemin düzey ayarlaması yapılabilmesi için ayrı ses kontrol düğmeleri olmalıdır. Bu şekilde salon hoparlör ses düzeyinin kısılması ile konferans çevirmenlerine giden sinyal gücünün azalması önlenmiş olur.

Aynı salondan ve tercihan aynı teknisyen tarafından kontrol altında tutulabilmeleri açısından her iki sistemin düzey kontrolleri birbirlerine yakın yerleştirilmelidirler.

08 Mart 2007 - Gerçekten Kötü bir Tercüme Alacağınızdan Emin Olmanın On Altın Kuralı



Gerçekten Kötü bir Tercüme Alacağınızdan Emin Olmanın On Altın Kuralı

(herhangi bir dilde tercümelerini dışarıya yaptıran şirketler için)

M.L. Seren-Rosso

  1. Tercüme edilecek metni ve teslim tarihini asla önceden planlamayın.

İşleri yaparken zor yolu seçip zamandan tasarruf etmeye ve strese girmeye ne gerek var? Yaşamınıza biraz lezzet katın! Her şeyi son ana bırakıp acele kararlar alın!

  1. Tercümanlara deneme metni gönderme sıkıntısına girmeyin.

Onun yerine bazı hızlı ve basit teknikler kullanabilirsiniz:

    1. Bir dilbilimci yerine iyi niyetli bir arkadaşınıza başvurun (işi öğrenciyken dil dersi alan kuzeninize bile verebilirsiniz). Birkaç küçük iltifatta bulunarak yıllık faaliyet raporu veya bilgisayar kodlama işleminizin çok yaratıcı bir şekilde yapılmasını garantileyecektir.
    2. Fiyatta pazarlık edebileceğiniz ve imkansız gibi görünen sürelerde iş yetiştirebilme kapasitesine(!) sahip sempatik şirketleri veya serbest tercümanları tercih edin. Yüksek fiyat isteyen yerli tercümanlar yerine ekonomi dilbilimcilerini tercih ederek kârınızı ikiye katlayabilirsiniz.
  1. Tercüme bürosunu bir kez “seçtikten” sonra ondan vazgeçmeyin!

Ve büronun iş etiği hakkında hiç endişelenmeyin. Sürekli personel değiştiriyor ve iş verdiği tercümanlara ödeme yapmayı unutuyor olabilir ama ne olmuş yani! Tercüme zaten sadece sözlüğe bakma hatta şimdi CAT araçlarını kullanma meselesi değil mi? Zaten etrafta da bir sürü aç iş avcısı dolaşıyor.

  1. Yurtdışındaki yan kuruluşlar belgelerin tercüme edilmiş kopyalarından şikayetçiyse onları önemsemeyin.

Muhtemelen kendi dillerini bilmiyorlardır. Hatta dikkat edin! Gizlice sizin gücünüzü azaltmaya çalışıyor da olabilirler...

  1. Çalıştığınız tercümana kaynak belgeler vermeyin.

Tercümana şirket içinde kullandığınız iş dilinden oluşan sözlüğü, bulunması zor bilimsel makaleleri veya daha önce tercüme edilmiş belgeleri vermeniz ters etkide bulunabilir. Tüm enerjisini önceki tercümanların kullandığı terimlerin aynısını arayarak harcayabilir ama iyi tercümenin sırrı sadece kelime dağarcığından geçer, konu hakkında bilgi sahibi olmaktan değil.

  1. İşi yaptırma amacınızı tercümandan gizleyin.

Hedef dili spesifik piyasalara veya kültürlere adapte ederek iletmek istediğiniz mesajı daha etkili kılmak istiyorsa, iş ortağınızmış gibi bir muamele görmek de isteyebilir. Onu, kendi iyiliği için güçlenme hayallerinden koruyun.

  1. Sizin alanınızda uzmanlaşmış tercümanlardan uzak durun.

Bu tip insanlar limitlerinin (ve sizinkilerin) fazlasıyla bilincindedir. Bu tehlikeli ruh hali de sürekli çeviri sürecini kusursuz kılmak için yöntemler ileri sürmesine sebep olur! İşinize fazla müdahale etmek istemeyecek daha az deneyimli dilbilimcileri tercih edin.

  1. Tercümanı izole edin.

Bir diğer güvenilir metot da tercüman ile yazarın yapacağı toplantıya bezgin bir sekreter veya dar görüşlü bir vekil müdür göndermektir. Detaylarla ilgili küçük noktaları kim açığa çıkarmak ister ki? Anlam belirsizliği sıkıcı teknik raporlara canlılık katar.

  1. Şirket içi personelinizin tercüme edilmiş metinleri eleştirmesine ve tercümana danışmadan değiştirmesine izin verin.

Bunlar aynı zamanda kendi dilleri dışındaki terimlerle ilgili kaynak bulmak için de ideal kişilerdir. Onların farklı yaklaşımı şirket literatüründe egzotik bir hava yaratacaktır.

  1. Mümkünse tercüme yönetimini yabancı dil bilmeyen ve iletişim becerileri sınırlı kişilere emanet edin (örneğin müşteriler).

Bu, isteksiz tercümanın inisiyatifini azaltacak ve sizin gerçek işlerle meşgul olmanıza imkan tanıyacaktır. Dille ilgili işler zaten çocuk oyuncağıdır, öyle değil mi?

Yukarıda verilen tavsiyelere harfi harfine uyarsanız hak ettiğiniz tercüme kalitesine kesinlikle ulaşabilirsiniz! Çeviren: Pınar Çelik Kaynak: http://accurapid.com/journal/39badtranslation.htm



08 Mart 2007 - Kültürlerarası İletişim Ve Küreselleşme

Kültürlerarası İletişim Ve Küreselleşme

Günümüz devlet, kurum ve şirketleri küresel bir senaryoyla giderek daha fazla ilgileniyorlar. Artık sınırlar ya da uzaklıklar insanları kısıtlamıyor ve küreselleşme kiminle, nerede ve neden iş yaptığımızda önemli değişikliklere sebep oluyor. İşçilerden patronlara ve tedarikçilere kadar, bu organizasyonların işlemesini sağlayan kişiler, gitgide yabancı ülkelerdeki uzak yerlerden ya da zengin bir kültürel geçmiş karışımından gelen insanlar olmaktadır. Etkili ve net bir kültürlerarası iletişim ihtiyacı ise günümüz küreselleşmiş iş dünyasında başarıyı korumak için gün geçtikçe daha da hayati bir önem taşır hale gelmektedir.

Peki kültürlerarası iletişim nedir? Aslına bakarsanız, bunun pek çok anlamı var; fakat kültürlerarası iletişim, esas olarak, farklı kültürel/ulusal geçmişlere sahip insanların birlikte çalışmak ya da iletişim kurmak için nasıl çabaladıklarıyla ilgilenir. Temel çatısını oluşturmak için, kültürel antropoloji, sosyoloji ve iş idaresi gibi akademik bilim alanlarından yararlanır. Hall, Hofstede ve Trompenaars, kültürlerarası iletişim konusunda uzmanlaşan önemli akademisyenlerdir. Temelinde, kültürlerarası iletişimin amaçları farklı kültürlerden insanların nasıl davrandığı, düşündüğü ya da neler yaptığını anlamak ve ortaya koymaktır. Bunun bir kez farkına varıldığında, kültürlerarası farklılıkların üstesinden gelmek ve daha iyi bir iş ortamı sağlamak olanaklı hale gelir.

Küreselleşmiş iş ve organizasyon bağlamı içinde, kültürlerarası iletişim, insanların (sözlü ya da yazılı) nasıl iletişim kurduklarıyla, nasıl idare ettikleriyle, birlikte nasıl çalıştıklarıyla, birbirlerinin sınırlarına nasıl yaklaştıklarıyla, nasıl uzlaştıkları, buluştukları, selamlaştıkları, ilişki kurduklarıyla ilgilenir. Bu konular giderek iki yerde daha geçerli hale geliyor: 1) birçok kültürden insanın bir arada çalıştığı iş yerlerinde 2) yurtdışında başarılı bir şekilde ticaret yapmak isteyen işyerlerinde. İki durumda da, eğer kişiler en iyi nasıl anlaşılır ve iş yapılır bilmiyorlarsa, bu, kötü performansa ve kayıplarına neden olabilir. Kültürlerarası iletişim farklılıklarını, biçimlerini, görgü kurallarını, protokol ve iletişim tarzlarını iyi anlamak, iş amaçlarına ulaşma olasılığını kesinlikle arttırır.

Sonuçta, bugün kültürlerarası iletişim, giderek daha da fazla rekabete dayanan bir hal almakta. Peki bunun nedeni nedir? Günümüz iş dünyasının oldukça rekabetçi olduğu ve hızla değiştiği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. İnsanlar işlerini doğru yapmalı, daha ilk seferinde doğru yapmalıdırlar. Biri yeni bir tedarikçi arıyor, sunum yapıyor ya da bir anlaşma üzerinde uzlaşmaya çalışıyorsa kültürlerarası iletişim bu noktada çok önemli bir rol üstlenir ve üstlenecektir. Bu, nasıl anlaşıldığımız kadar bir kültür içinde etkili iletişim kurma becerimizi de etkiler.

Küreselleşmiş dünya ekonomisinde çalışmanın kişiler ve kurumlar üzerinde olumlu bir etkisi olduğu ortadadır. İnsanlar içinde bulundukları kutunun dışında düşünmeye zorlandıkça yaratıcı güçlerini geliştirir ve bir şeyler yapmanın yeni yollarını öğrenirler. Sonuç olarak, kültürlerarası iletişim becerisine olan ihtiyaç gün gibi ortadadır -hepimiz dışa bağlı bir küresel ekonominin içinde çalışmaktayız- ve bu yüzden diğer kültürlerden insanlarla iyi ilişkiler kurmak önemlidir. Bu durum, bizi daha iyi bir iş yaşantısına götürecektir.

Çeviren:Merve Ilgın Kaynak:http://communication-offline.blogspot.com

08 Mart 2007 - Müşteriler Neden İndirim Talep Eder?

Müşteriler Neden İndirim İster?

Müşteriler indirim ister çünkü birçok çevirmen buna göz yumar. İndirim taleplerini hiç kabul etmeseydik müşteriler bunu sormayı keserlerdi. Ama bazı çevirmenler her isteyene indirim yapıyorlar, ve bu da ben ve benim gibi müşteri ne kadar isterse istesin indirim yapmayan çetin cevizler için durumu zorlaştırıyor.

Kimi çevirmenlerse indirim delisi olurlar ve müşteri daha sormadan bile indirim yaparlar. Müşteri ne kadar fiyat talep ettiklerini sorar ve onlar ‘normal fiyatım sayfa başına 10 YTL, ama size onun üzerinden %20 indirim uygulayacağım’ şeklinde cevaplar. Bazılarıysa öylesine indirim delisidirler ki, müşteriye söylemeksizin bile indirim yaparlar. Mesela, müşteri arar ve bunlar kendi kendine ‘bu adama %20 indirim yapacağım’ der ve müşteri fiyatı sorar sormaz 10 YTL yerine otomatikman 8 YTL’den fiyat verirler. Daha sonra müşteri indirim istediğindeyse ne yapacaklarını şaşırırlar. Aslına bakarsanız onlar kimseye normal fiyat üzerinden teklif vermezler ki, bu da bambaşka bir hikayedir. Bir de ‘bana fiyatımı sorma: benim fiyatım senin fiyatındır’ diyen adamlar var. Buna, benim kitabımda, dilenmek ve profesyonel olmamanın en düşük, en alt sınırı deniyor. 1950’lerin ortasında, annemin haftada bir kez ona ev işlerinde yardım etmeye gelecek kadınla yaptığı konuşmayı hala hatırlarım. Ne kadar istediği sorulduğunda kadın, siz ne kadar verirseniz, diye cevapladı. Ben daha çok küçüktüm, ama çok utanmıştım. Kadın dilenmiyor, bir hizmet veriyordu.

Müşterinin fiyatı düşürmek istemesinde yanlış bir şey yok, bunu kabul edersin ya da etmezsin. Ama müşteri ne kadar ödemek isterse o kadar ücret karşılığında çalışmayı teklif etmek, aşağılayıcı ve aynı zamanda profesyonelliğe sığmayan bir davranıştır.

Diğer çevirmenler çok aşağıya inmeden indirim yapabilmek için fiyatlarını biraz şişirirler. Ben buna iyi müşterilerin zararına olarak kötüleri ödüllendirmek diyorum, çünkü böylece, asla indirim talep etmeyen iyi adamlar, birazcık indirim için kafa ütüleyenlerden daha fazla ödemek durumunda kalıyorlar.

İndirim İçin Ne Gerekiyorsa

Müşteriler biraz indirim ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Benden hafta sonu boyunca devasa bir raporu çevirmemi isteyen bir adam vardı. Fiyatı, üzerine %50’lik bir pay ekleyerek söyledim. Adam şaşırdı ve ek ücret değil, indirim beklediğini dile getirdi. Ama sonunda, iki günlük kısa bir sürede bir sürü para kazandım.

Çevirinin kolay bir iş olması sebebiyle, sıkça, prensip olarak asla kabul etmediğim indirim talepleri alıyorum. Zor bir iş için ek ücret ödemeye hevesli bir müşteri var mıdır? Ayrıca, müşteri işin kolay olduğundan nasıl bu kadar emin olarak konuşabilir? Hadi bunun haklı bir çaba olduğunu kabul edelim. Ama bir keresinde bir müşteri benden zor bir iş için indirim talep etmiş ve bu işten çok şey öğreneceğimi, bana ileride çok büyük yardımı olacak bilgiler edineceğimi iddia etmişti.

Sonuç

Bu konu üzerinde binlerce şey söyleyebilirim, ama bilirsiniz, her şeyin bir limiti olduğu gibi ve bu makalelerin de bir uzunluk limiti vardır. Ama yine de indirim meselesinin en hoş olmayan noktasına değinmeden geçemeyeceğim: alacağı indirimden emin olan müşterilerin izniniz olmadan bunu fiyattan düşmesi.

Demek istediğim şu, müşteri indirim talep ederse ve bunu kabul ederseniz, bu sizin bileceğiniz iştir. Ama bazı müşterilerin belli bir fiyatta anlaşma ve sonra ödemeyi haftalar, hatta aylarca geciktirme huyları vardır. Müşteri Ocak’ın 30’unda ödeme yapacağını söyleyip, Mart’ın 15’inde ödeme yaparsa, aslında sizden zorla 45 günlük borç almış olduğunu fark ediyor musunuz? Bankaların faiz uygulaması sebebiyle, bankasına gitmek yerine, istediği gibi kullandığı ödünç bir para? Aslında, karşılığıyla beraber, faiz oranlarını ve diğer uygulanabilir bütün banka faizlerini hesaplarsanız, neresinden bakarsanız bakın, geç ödeme yapanlar, izniniz olmadan büyük oranda indirim uygulamış oluyorlar.

Bu, uğraşması çok zor ve haksız bir uygulamadır. Yedi gün gecikince müşterine bir hatırlatma yollarsınız. Cevap vermez. İkinci bir hatırlatma daha yollarsınız; duruma tam bir sessizlik hakimdir. Zavallı müşteriyi arar, canına okursunuz. Yapabileceği hiçbir şey yoktur: ödeme yapmaz, ama neler yaptığını görürsünüz. Birkaç gün sonra bir şeyler yazar, ama para hala yoktur. Ve bu böyle sürer gider. Özürler, mazeretler, aynı şeyin bir daha asla olmayacağına dair sözler… Ama yine devam eder. Bu, bazı bürolarda standart uygulamadır. Yüz yüze geldiğinizdeyse, alınmış gibi yaparlar ve sizi utandırmaya çalışırlar. Oysa işin aslını siz bilirsiniz.

Her zaman daha iyi müşteriler aramanız gerekmesi işte bu nedenledir. Kendinize, zamanında yapılan işi zamanında ödeyen ahlaklı müşteriler bulun! Çeviren: Merve Ilgın

08 Mart 2007 - Kadınlar Yeni Bir Dil Öğrenmeye Daha Yatkın

Kadınlar Yeni Bir Dil Öğrenmeye Daha Yatkın

Dil yazılımları üreticisi Rosetta Stone’un araştırmasına bakılırsa kadınlar dil öğrenmeye erkeklerden çok daha açıklar. Kamuoyu yoklamasına göre, kadınların %97’si dili karşısındakiyle daha iyi iletişim kurmak için öğrenirken, erkeklerin yalnızca %71’i aynı şeyi yapıyor. Yirmi ve otuzlu yaşlarındaki 132 erkek ve 98 kadın örnek, cinsiyetler arasında bu konuda daha fazla farklılık olduğunu ortaya koydu. Yalnızca %60’lık erkek oranıyla kıyaslandığında, %87 gibi büyük bir oranda kadınlar bir arkadaşla yapılacak eğlenceli bir aktivite olarak yeni bir dil öğrenmek istiyor. Fakat iş romantik bir buluşmada karşındakini etkilemeye gelince, sonuçlar bambaşka şeyler söylüyor – erkeklerin %64’ü bu amaç için bir dil öğrenebileceğini söylerken, kadınların yalnızca %22’si bu duruma evet diyor.

Eşinin ailesi İngilizce konuşamıyorsa onlarla anlaşabilmek için yeni bir öğrenip öğrenmeyecekleri sorulanların %97’si buna “evet” yanıtını veriyor. Ama erkeklerin %44’ü, kadınlarınsa %27’si onlarla anlaşabilmek için eşlerinin ailesinin İngilizce öğrenmesini bekliyor. ‘Akşam dersleri’nin %8’lik bir oranla takip ettiği, ‘kendini işe kaptırma’, cevap verenlerin %90’ı tarafından dil öğrenmenin en etkili yolu olarak kabul ediliyor. ‘Zaman darlığı’ %60’lık bir kesim tarafından işin en zor parçası kabul edilirken, onu %10’la ‘telaffuz’ takip ediyor. Çeviren: Merve Ilgın

Kaynak: http://www.999today.com/educationandacademia

08 Mart 2007 - Çevirmenin bir Günü

ÇEVİRMENİN BİR GÜNÜ

Uzun zamandır bana yazan ve hala bir cevap bekleyen herkese özürlerimi sunuyorum, her zaman Noel’den önce olduğu gibi bu aralar büroda işler çok yoğun. Fakat, gelen bir e-posta dikkatimi çekti çünkü cevaplaması çok kolay bir soru soruyordu: çevirmenin ortalama bir günü nasıl olur?

Cevap; öyle bir günün olmadığıdır. Nedenini açıklamak için geçen haftanın, bu haftanın ve gelecek haftanın üç çarşambasını karşılaştıracağım.

1 Aralık Çarşamba

8.30: Kalkış

9.00: Fraiser'ı izle

9.30: Ofise yürüyüş (uzun yol, sahil yoluyla)

10.15: Ofise varış, bir süre muhabbet, e-mail kontrolü, haberlerin okunması

10.45: Spor salonuna gidiş

Öğlen: Ofise dönüş ve çeviri

13.00: Öğle yemeği ve Scrabble

14.00: Çeviri

16.00: Sahilde yürüyüş, bankaya ve postaneye gidiş ve Noel alışverişi

17.00: Ofise dönüş, bir kaç e-postanın cevaplanması ve yeni bir iş için fiyat teklifi

17.30: Eve dönüş

8 Aralık Çarşamba

6.30: Kalkış

7.30: Çeviri

10.45: Spor salonuna gidiş

öğlen: Öğle yemeği ve gazetelerin okunması

12.30: Çeviri

17.00: Eve gidiş

(tamam yalan söyledim,19.00’a kadar çalışmayı düşünüyordum, fakat saat 17.00 olduğunda yeteri kadar çalışmıştım ve bir arkadaşımla bir şeyler içmeye gittim. Fakat 19.00’ a kadar çalışmalıydım. Ama şimdi, Cuma sabahı saat 7.00 ve ben çalışmak yerine bunu yazıyorum. Ne zaman öğreneceğim?)

15 Aralık Cuma

7.30: Kalkış

9.00: Fransız ve İngiliz müşterilerle buluşma ve tüm gün sürecek tercüme işine başlama

22.30: Eve dönüş

Gördüğünüz gibi öyle ortalama bir gün falan yok ve bu kesinlikle işimin en çok sevdiğim yönü. Haftayı geçin, bir günün bile ne getireceğini bilemezsiniz. Bu da, tabii ki, sürekli değişen koşullara ayak uydurabilmeyi gerektiriyor ve bu kesinlikle benim karakterime uyuyor. Her gün aynı saatlerde aynı şeyleri (düzenli bir maaş ve hastalık yardımına bir itirazım olmamakla birlikte) yaptığımı kesinlikle düşünemiyorum ve hangi işleri alıp almayacağıma karar verebilmeyi seviyorum. Sanırım özgürlük bu...

KAYNAK: http://www.nakedtranslations.com/en/2005/12/000551.php

Çeviri: Merve Öztürk

08 Mart 2007 - Proz.Com Zirveye Oynuyor

PROZ.COM ZİRVEYE OYNUYOR

Dün Proz.com'dan Henry, Proz’un üyelerine daha fazla iş imkanı sağlamak amacıyla pazarlama çabalarını arttıracağını açıkladı. Beni en çok şaşırtan daha önceden Trados’ta pazarlama bölümünde çalışan bir elemanı işe almalarıydı.

Sanırım birçok kişi Trados’un zirve için çok zorlanmadığını bilir. Çünkü Trados çok inanılmaz bir araç ve diğerlerinin tersine müşteri isteklerini ön planda tuttukları için piyasada alışılagelmişin çok dışında. Trados’un şimdiki durumunda olması büyük ölçüde rakiplerinde bulunmayan pazarlama çabalarından kaynaklanıyor.

Sonuç olarak kendi kendime Henry’nin bu adımla neyi amaçladığını soruyorum.

Gelişmelerin aleyhine kesinlikle bir şey söylenemez ve kimse Proz’un hizmetlerini genişletme çabalarını kötü bir fikir olarak yorumlayamaz. Fakat yine de Trados’tan pazarlama elemanı işe almanın mantıklı bir hareket olmadığını düşünüyorum.

Beni endişelendiren bir başka olay da Proz’daki bir başka gelişme yani YÇG özelliğini hedef alan olumsuz tartışmalar (Yeniden Çalışmaya Gönüllülük özelliği müşteriler tarafından belli bir çevirmenle yeniden çalışma isteğini arttırmak olarak niteleniyor.) ve birçok tartışması engellenmiş Proz.com üyeleri ve sorular cevapsız kaldı. Öyle görünüyor ki destek biletleri uygun bir tavırla incelenmiyor ve çoğu insan 2 ya da daha fazla süre boyunca destek araştırmalarına karşılık alamadığından şikayet ediyor. Acaba Proz hala Trados’un izinden mi gidiyor? KAYNAK: http://www.medical-translator.de/blog/archives Çeviri:Merve Öztürk

08 Mart 2007 - ‘Found in translation’ - 15,000 Sterlinlik Ödül

‘Found in translation’ - 15,000 Sterlinlik Ödül

Edebiyat dünyasının külkedileri baloya davet edildi. Adları anılmayan, düşük ücret alan, yabancı dilde edebiyatın zenginliklerini İngiliz okuyuculuğuna kazandıran ve bazı yazarlara servet kazanmalarında yardımcı olan çevirmenler büyük ödülden paylarına düşeni alacaklar.

Man Booker Ödülü Organizasyonu, dün kazananın gelecek ayın başlarında ilan edileceği uluslararası roman ödülünün bir parçası olarak 15,000 Sterlinlik özel çeviri ödünlü duyurdu.

Bu hareket, 17 yazardan on tanesinin farklı dilde yazdığı son eleme listesine kalan jüri üyeleri tarafından başlatıldı. Kazanan yazar 60,000 Sterlin alacaktı ancak en azından bugüne kadar çevirmen hiçbir şey almıyordu.

Başkan John Carey jüri üyelerinin çevirmenlerin oynadığı büyük rolün farkında olduklarını belirtti.

Açılış ödülüne aday olanlar arsında Gabriel Garcia Marquez, Günter Grass, Milan Kundera, Stanislaw Lem, Naguib Mahfouz, Tomas Eloy Martinez ve Kenzaburo Oe gibi yazarların çevirmenleri de bulunuyor. Kazanan yazar, ödülü diğer çevirmenlere de dağıtma nezaketini de göstererek hangi çevirmenin kazanacağına karar verecek.

Haberler 7 bin üyeli İngiltere Çevirmenler Birliği sekreteri Dorothy Sym’i memnun etti. Dorothy Sym, yayıncıların genellikle edebi çevirmenlere birliğin önerdiği bin kelimeye £70 ‘dan daha az ödediğini söylüyor.

Genellikle £50 ya da £60 un ortalama bir ücret olduğunu fakat £35 gibi düşük bir ücretin bile önerildiğini belirtiyor ve yayıncıların telif hakkı maddesi koymamakta ısrarcı olabildiklerini ve kitap çok satsa bile hiçbir ek ücret vermeden ödemeyi toptan yapmayı tercih ettiklerini ekliyor.

Kaynak: http://books.guardian.co.uk/news/articles/0,6109,1477611,00.html Çeviren: Merve Öztürk

07 Mart 2007 - KAÇ ‘CİDDİ’ ÇEVİRMENİN ‘CİDDİ’ E-POSTA ADRESİ VAR?

KAÇ ‘CİDDİ’ ÇEVİRMENİN ‘CİDDİ’ E-POSTA ADRESİ VAR?

Bir kaç ay önce, Amerikan Çevirmenler Birliği bana yıllık basılan üye listesini gönderdi. Üyeliğe ve alfabe sırasına göre sınıflandırılmış isimlerle dolu bir katalogdu bu.

Bana göre tam bir israftı çünkü bende zaten vardı. Ama atarsam daha büyük bir israf olacağını düşündüm. Ben de onu boyama kitabı olarak kullanan 2 yaşındaki oğluma verdim.

Oğlum, arada bir benden yelpaze, kazma, çim biçme makinesi vb. çizmemi istiyor. Bazen katalogu boyarken, girişlere şöyle bir göz atıyorum ve birçok kişinin hatta sertifikalı AÇB üyelerinin bile Yahoo ya da Hotmail gibi e-posta sağlayıcılarını kullandıklarını görmek beni oldukça şaşırtıyor. Bazıları Amerika'da oturmayan insanlardan bahsettiğimizi sanabilir. Evet, dünyanın her yerinden, Latin Amerika’dan, Avrupa’dan çok sayıda çevirmen var. Fakat, büyük çoğunluğu Amerika’dan.

si5547@yahoo.com gibi bir e-postanın müşteriler tarafından profesyonel olarak algılanacağını nasıl düşünebildiklerini anlayamıyorum. Ben böyle bir adres gördüğüm zaman daha profesyonel bir izlenim veren başka bir adres bulmak umuduyla diğer adreslere bakmaya çalışıyorum.

Her profesyonelin kendi sitesine ait bir eposta adresinin olmasını da tabi ki beklemiyorum. Fakat en azından Amerika’da Earthlink ya da AOL, burada Almanya’da T-online gibi daha güvenilir ve ciddi bir e-posta adresi onların işlerine ne kadar önem verdiklerini gösterir. Önemli olan başka bir nokta da e-posta adresinin kolay hatırlanabilmesidir. SillyBilly@aol.com kolay hatırlanabilir bir adres fakat yine de yeteri kadar profesyonel değil. (AÇB üye listesindeki adreslerden esinlensem de yukarıdaki adresleri ben oluşturdum.)

Kaynak: http://www.medical-translator.de/blog/archives Çeviren: Merve Öztürk

07 Mart 2007 - MESLEKTE EN İYİ OLMAK İÇİN















MESLEKTE EN İYİ OLMAK İÇİN

Uzmanlaşın...

  • Pazarı iyi olan ve kişisel olarak ilgilendiğiniz – sevdiğiniz bir konuda daha başarılı olursunuz - bir ya da daha fazla alanda uzmanlaşın.
  • Rekabet çok ve işe girişmek zordur, bu yüzden sakın yılmayın!
  • Unutmayın, en üst seviye verimlilik ve hızda çalışabilmeniz en az 2 yılınızı alacaktır.

Becerilerinizi Geliştirin…

  • Kursa gidin, yeni terminolojiler öğrenin, yeni insanlarla tanışın, alanınızdaki en yeni akımları takip edin.
  • Sertifika alın – bu, müşterileriniz için, işinizde uzman olduğunuza dair bir güvence olacaktır.
  • Mesleki örgütlere katılın ve seçtiğiniz dalla ilgili daha fazla şey öğrenin
  • Mümkünse yurtdışı seyahatler yapın.
  • Bildiğiniz tüm dillerde okuyun, okuyun, okuyun!!!
  • Uzmanlık alanınızla ilgili dergilere abone olun.
  • Alanınızla ilgili en son endüstri jargonuna, argosuna, yeni kelimelere ve yeni teknolojilere ayak uydurun.
  • Yazılım ve donanımınızı geliştirin, yeni programları öğrenin.
  • En yeni sözlüklerden edinin
  • Hızlı çalışmayı öğrenin - hızlı ve iyi çalışabilirseniz daha iyi bir gelir edinirsiniz.
  • Alanınızla ilgili seminerlere katılın, yeni müşteriler bulun ve onlarla irtibata geçin.

Kendinizi Pazarlayın…

  • Kartvizit bastırın. Kartınız için size özel ve göz alıcı bir tasarım oluşturun.
  • İyi bir öz geçmiş hazırlayın.
  • Alanınızla ilgili şirketlerle iletişime geçin.
  • Network, network, network!
  • Yılbaşlarında müşterilerinize tebrik kartları yollayın.
  • Tanıdıklarınızdan sizden söz etmelerini isteyin.
  • Size geri dönmesi umuduyla, diğer mütercim tercümanlara yardım edin.
  • Deneyimli tercümanlarla anlaşma imzalayın – onların müşterilerini çalmayın!
  • Çeviri yapmadığınız her an reklam ve piyasa yapmayı düşünün.
  • Müşterilerinize sık aralıklarla hizmet hatırlatmaları yollayın.
  • Sarı sayfalarda ve şehir rehberlerinde ilanlar yayınlatın.
  • Ne yapıp ne yapamayacağınız konusunda dürüst olun!
  • Fiyat çizelgelerinizi ve tarifenizi hazırlayın. Farklı müşteriler için farklı fiyat tarifeleri geçerlidir.
  • Hizmetinizi belli bir coğrafi bölgeyle kısıtlamayın. İnternette sınır yoktur!
  • Müşterilerinizin zaman dilimlerinde müsait olun.
  • Her zaman yapabildiğinizin en iyisini yapın – tekrar iş alabilmenin yolu budur.
  • Becerilerinizi sürekli geliştirin.
  • Bölgesel ticaret gazetelerini okuyun ve alanınızdaki değişimlere ayak uydurun.
  • Bölgenizde tanınmak için gönüllü işler yapın.
  • Adres, telefon numarası ya da e-mail adresi değişiklerinizi olabildiğince duyurun.
  • Değişik işlerdeki verimlilik seviyenizi bilin.
  • Verilen zaman aralığında işi yapıp yapamayacağınızı bilin.
  • Yaptığınız iş için ne kadar araştırma yapmanız gerektiğini belirleyin.
  • Müşterilerinizi yaptığınız iş ve gerektirdikleri konusunda bilgilendirin.
  • Müşterinizin gerçekten neye ihtiyacı olduğunu bulmak içi zaman ayırın ve hizmetinizi bu ihtiyaçlara göre ayarlayın.
Çeviren: Merve Ilgın Kaynak: http://www.atanet.org

07 Mart 2007 - 2. YILLIK OLAĞAN ÇEVİRİ ZİRVESİ

2. YILLIK OLAĞAN ÇEVİRİ ZİRVESİ

Marriott Şehir Merkezi Salt Lake City
UTAH – ABD 12 Mart, 2007

Her ne kadar Birleşik Devletlerde birçok insan için ‘görünmez’ olsa da, çeviri günümüz dünyasının en gerekli parçalarından biri. Çeviri Zirvesi, çeviri dünyasının üç grubunu bir araya getiriyor: devlet, üniversite ve özel sektör. Çoğunlukla, bu üç grup birbirleriyle pek de iyi iletişim kuramazlar. Fakat aynı zamanda her birinin bir diğerine ihtiyacı vardır. Bu nedenle bu kurumlar arasındaki işbirliği, çeviri süreci, verimliliği geliştirme, masrafları düşürme, mütercim ve tercümanlık meslekleri ve bu mesleklerin geleceği için standart oluşturma konularında hayati önem taşır. Çeviri Zirvesi, bu açıdan bakıldığında, bu sektörleri bir araya getirerek çevirinin geleceği için oldukça büyük bir işe imza atmaktadır.

Bu yılki konferansla ilgili olarak öne sürülen yeni bir ek gündem maddesi de, bir burs fonu oluşturarak ve kar yapmayan küçük işletmeler için çeviri temin ederek hizmet boyutunu genişletmektir. Daha fazla bilgi için:http://www.translationsummit.org
Çeviren: Merve Ilgın Kaynak: http://www.accurapid.com

07 Mart 2007 - Kaleci (Goalkeeper/Goalie)

Kaleci Futbol ve hokey gibi sporlarda saldırgan oyuncuların çok sayıda hata yapabildiği ancak oyun sonunda bu hataları kimsenin hatırlamadığı söylenir. Ancak atılan bir golle şöhreti yakalayabilir ve seyircilerin tezahüratlarına boğulabilirler. Öte yandan, kaleciler kaç gol pozisyonunu ustalıkla kurtarırsa kurtarsın takımın gol yemesine sebep olan tek bir hatası “uzmanların” eleştirisine ve seyircilerin yuhalamasına sebep olur.

Biz tercümanlar da tıpkı başarıları takdir edilmeyen ancak en ufak bir hataları anında eleştiriye maruz kalan kalecilere benzemiyor muyuz? Üstü kapalı ifadeleri bulmak için saatlerce araştırma yaparak ve orijinal metindeki hataları belirleyip düzelterek oldukça zor tercüme sorunlarına zekice çözümler bulup da en ufak bir takdir cümlesi duymadığımız ancak 30 sayfalık metinde atlanmış tek bir sözcüğe dikkatimizi çekmek için öfke dolu bir e-mail aldığımız müşterilerle hangimiz karşılaşmadık ki?

Evet, çevirmenler yazı dünyasının kalecileridir. Kusursuzca kaleme alınmış bir yazı daima orijinal yazarın itibar görmesini sağlarken, okunması zor bir metinden mutlaka çevirmen sorumlu tutulur. Hatalarımız için verilen “cezalar” hiçbir şekilde doğru bir tercüme ve hatta orijinal metni düzelterek yapılan bir tercüme için aldığımız takdirle orantılı değildir.

Aranızda haklı olmadığımı düşünen bir “kaleci” var mı? Çeviren: Pınar Çelik Kaynak: translationjournal.blogspot.com

07 Mart 2007 - Çeviri, AB’nin En Hızlı Büyüyen Endüstrisi

Çeviri, AB’nin En Hızlı Büyüyen Endüstrisi

Avrupa Birliğine 10 yeni ülkenin daha katılmasıyla, AB’nin mevcut 11 diline 9 yeni dil daha eklendi

Kıbrıs Türk ve Rumları birleşme için oy verselerdi yeni dil sayısı 10’a çıkacak, Türkçe de AB’nin 21inci dili olacaktı. Peki, bununla nasıl başa çıkılacak? 20 dille bile Avrupa’nın Babil Kulesi gıcırdıyor.

Yirmi dil, toplamda 190 olası dil kombinasyonu oluşturuyor (İngilizce-Almanca, Fransızca-Çekçe, Fince-Portekizce, vs), ve hem Yunancayı, hem Estonya dilini ya da hem Slovakçayı hem de Litvanyacayı bilen birini bulabilmek neredeyse imkansız.

Bu sorunun üstesinden gelmek için parlamento, bir konuşmanın önce bir dile sonra diğerine ve sonra belki de bir diğerine daha çevrildiği, “sıralı çeviri” yöntemini daha fazla kullanacak.

Açıkça görülüyor ki, bu kulaktan kulağa oyununda hata oranı oldukça yüksek olacak. “Eğer ben zincirin ilk halkası olursam ve bir hata yaparsam, zincirin geri kalanı da aynı hatayı – hatta daha kötülerini yapabilir” diyor Estonyalı genç çevirmen Jana Jalvi.

Çeviriye olan bu ihtiyaç daha şimdiden parlamento tartışmalarında yer almaya başladı bile. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, geçen yıl bir Alman üyeyi Nazi kampı bekçisine benzettiğinde, Alman’ın kendisine hakaret edildiğini anlaması ve kulaklıklarını sinir içinde bir kenara fırlatması birkaç dakikayı bulmuştu.

Kural, parlamentoda her dilin sağlanmasını gerektiriyor. Yeni çevirmenleri işe almakla görevli Patrick Twidle, “Avrupa Parlamentosu, insanların yabancı bir dili konuşmalarını bekleyemeyeceğiniz bir yerdir.” diyor ve ekliyor: “İnsanlar dil becerileri için değil, kendi siyasi seçmenlerini temsil etmek için seçilirler.”

Avrupa Komisyonunda AB’nin 11 dilinde bir yılda 1,5 milyon sayfa çeviri yapan hali hazırda 1.300 çevirmen var. İki yıl içinde bu sayının yaklaşık 2,5 milyon sayfaya çıkması bekleniyor – Brüksel ve Lüksemburg’da iki devasa binada çalışan görevlilerin sayısı da neredeyse iki kat artacak.

Genişlemeden sonra, şu an yaklaşık olarak 550 milyon Euro olan çeviri maliyeti, 800 milyon Euronun üzerine çıkacak. Acaba buna değer mi? Çeviri servisini yöneten Juhani Lonnroth hesaplarını yapmış: “Çeviri, vatandaş başına 2 eurodan daha aza mal oluyor, yani bir bardak kahve ya da bir sinema biletinden de aza,” diyor.

“Bence buna değer, çünkü bu da demokrasi sürecinin bir parçası.”

Çeviren: Merve Ilgın Kaynak: http://www.kwintessential.co.uk/