PDF Gelen Dosyalar Canınızı Sıkmasın

Çevirileri yapılmak üzere PDF halde gelen dosyaların Word’e dönüştürülmeleri çoğu zaman çok vakit alıyor. Değişik programlar olmakla beraber tümünün farklı eksikleri var. Ben genel olarak PDF belgeleri internet üzerinden Word’e dönüştürüyorum. PDF’e dönüşecek belge varsa, onu da internet üzerinden online yapmayı tercih ediyorum. İyi tarafı, hem üretsiz hem online olduğu için her yerden bu sitelere ulaşabilmeniz ve işlemlerinizi çok çok kolay yapabilmeniz.

İşte size sürekli kullanmanızı önerebileceğim 3 önemli site:
Üyelik gerektirmeyen PDF<>Word dönüşümlerini anında yapabileceğiniz bir site!

Üyelik gerektiren ama üyeliği 5 saniye süren resim formatında kaydedilmiş (üzerindeki metinlerin kopyalanamadığı) PDF dosyaları Word’e dönüştüren site! Her üyelik için aylık  20 sayfa sınırı olduğu için. Birkaç üyelik almanız önerilir.

Üyelik gerektirmeyen ve kısa süre içinde uzun PDF dosyaları bölebileceğiniz bir site. Örneğin elinizde 100 sayfalık bir PDF dosya var ve size sade 45 ila 60. sayfalar arası lazım.  Bu siteye girip ilgil iboşluklara 45 ve 60 yazarak bir iki dakika içinde sadece o sayfalardan oluşan bir PDF dosya almanız mümkün!

Çok-Dilli Web Siteleri Rekabette Üstünlük Sağlıyor

Daha birkaç yıl önce şirketler web sitesi geliştirmenin önemini tartışıyorlardı. Geri dönüşü ne olurdu böyle bir yatırımın? Bugün artık birçok işletme bir şirketin online varlığının artık o şirketin dünyaya açılan yüzü olduğuna inanıyor. Yüzünü geleceğe dönen işletmeler web sitelerini global müşterilerinin kendi dillerine dönüştürme telaşında.
San Diego’daki Byte Level Research LLC şirketinin kurucu ortağı ve Beyond Borders: Web Globalization Strategies kitabının yazarı John Yunker, “Artık, şirketlere hizmet veren firmalar arasında bile her şey için İngilizce‘nin yeterli olacağı görüşü değişti. şirketler tercüme hizmetlerini rekabet üstünlüğünde bir araç olarak kullanmaya başladılar,” diyor.
“Ben buna gizli devrim diyorum,” diye ekliyor, ve geçtiğimiz üç yıl içerisinde Starbucks Corp. kafe zincirinin global web sitelerinin sayısını iki katına çıkardığını belirtiyor. Araba üreticisi BMW de aynı yolu izledi.
Devrim ucuz bir yatırım değil!
Byte Level Araştırma şirketine göre, internet kullanıcılarının yüzde 80ine ulaşmak için bir Web sitesinin en az 10 dili desteklemesi gerekiyor. Bu diller:
İngilizce, Çince, İspanyolca, Japonca, Almanca, Korece, Fransızca, İtalyanca, Rusça, ve Portekizce. Kaynak: SearchCIO.com – USA

Beşiktaş Çeviri

Tercüme Bürosu Açmak: Aşk mı Seks mi?

Kimler tercüme bürosu açmalı?
Çok tartışılan konulardan biridir bu.. Tercüme bürosu açma yetkisi kimde olmalı? Herkes tercüme bürosu açabilmeli mi, yoksa bu imtiyaz birilerinde mi olmalı?
Mütercim tercümanlık ve dil bölümleri mezunlarının bir çoğu mezun olduktan sonra -eğer çeviri sektöründe kalacaklarsa- bir tercüme bürosu açma fikrini akıllarından geçirirler. Haksız da değillerdir belki.. Ancak  tercüme bürosu sahiplerinin ekser çoğunluğunun çevirmen olmayan kişiler olduğu ve bu kişiler arasında çok başarılılar olduğu gibi çok başarısızların da bulunduğu gerçeği üzerinde biraz düşünmeleri gerekir..
Şunu demek istiyorum: herhangi bir işletme açmak için ilk şart iyi işletmecilik bilmektir. Çok iyi boya yapıyor olabilirsiniz ama sizden bir müteahhit olmayabilir. Çok iyi diş çekiyor ve diş tedavisi yapıyor olabilirsiniz ama işletme bilgisi sizden iyi olan meslek-dışı bir kişi bir diş hastanesi açabilir ve pekala başarılı idare edebilir.
Keşke tercüme bürolarını iyi işletme bilgisi olan ve bu sektöre sermaye koyabilecek kişiler açsa.. Açsa da, hem işletme bilgisi sayesinde sektöre bir kalite-kontrol sistemi gelse hem de parasal güçleri sayesinde tercümanlar mağdur olmasa..
Çevirmenler de -tıpkı diğer meslek erbabı gibi- mesleklerini zirvede görme ve kimsenin bu zirveye yanaşmasına tahammül etmeme eğilimindedirler. Aman çevirmenler dışında kimse çeviri yapmasın.. Aman mütercim tercümanlık mezunları dışında kimse tercüme bürosu açmasın..
Bu durumu sap ve kazma arasındaki bağlantı gibi görüyorum.. Yani  tercümanlar kazma, büro işletmecileri de sap‘tır! Sapla kazmayı birbirine karıştırmamak gerek.. Tek başına kazma ile bir iş görülmez; tıpkı tek başına sapın da bir anlam ifade etmeyeceği gibi.. Başına bir sap geçirmedikçe hiçbir kazma bir işe yaramaz! Bu durumu menajer-futbolcu ilişkisine de benzetebilirsiniz.. Tek başlarına ikisi de çok anlamlı olmaz çoğu zaman..
Evet merkezde tercüman vardır ve uzaktan bakıldığında sadece tercümanın  işgören kişi olduğu sanılır ancak aslında işletmeci görünmez eldir. Aşk ve seks arasındaki ilişkiye bile benzetilebilir bu garip durum. Yani çevirmen çeviriye platonik aşıktır ve sevgilisini en fazla okşamasına izin vardır; ancak çeviriyle seks yapan işletmecidir!  Belki de çeviri yapanlar işletmecileri bu yüzden kıskanır biraz.. İşte tercüme bürosu açmak isteyen meslek erbabının vermek zorunda oldukları en zor karar budur. Aslında hepimiz doğru yolu çok iyi biliyoruz: hem sap hem kazma, hem menajer hem futbolcu, hem çevirmen hem işletmen, hem aşk hem seks..
Günümüz  şartlarını da göz önüne alarak daha da öteye taşıyalım konuyu.. Hepimizin malumudur, futbol için sadece futbolcu ve menajer yeterli değildir; yöneticiler, taraftarlar, teknik direktörler, futbolcular, menajerler ve diğer birimlerden oluşan bir yapıdır futbol.. Aynı şekilde, sektörümüzün de işletmeciler, çevirmenler, redaktörler, lokalizörler, son-sunum tasarımcıları, proje yöneticileri ve diğer birimlerden oluşan bir yapı haline gelmesi için çalışmamız gerekiyor. Mütercim tercümanlık yapıp çeviri bürosu açmak isteyenlerin önünde bundan böyle iki seçenek olacak: ya tek başlarına serbest çevirmenlik yapacaklar ya da 11 kişilik bir futbol takımı gibi bir ekip halinde -ekibin her üyesine sonsuz saygı duyarak- organize hareket edecekler..