Tercüme Odası Tekrar Kurulmalıdır

Tercüme Odası Osmanlı Hükümetinin diğer ülkelerle olan yazışmalarını yürüten tercümanların eğitildiği ve görev yaptıkları kurumdu. Tercüme Odası 1821'de kurulmuştur. Fenerli Rum Divan-ı Humayun tercümanlarının 1821 Yunan İsyanında taraf olmaları üzerine Müslüman Osmanlı memurlarına yabancı dil öğretmek için açmıştır.  İlk tercümanı Ahmet Vefik Paşa'nın dedesi olan Yahya Naci Efendi'dir. Daha sonra da Başhoca İshak Efendi kurumun başına getirilmiştir. Tercüme Odası Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar varlığını sürdürmüştür. Tanzimat'ın devlet adamları ve bazı aydınların (Ali Paşa, Fuad Paşa, Ahmet Vefik Paşa, Namık Kemal) buradan yetişmiştir. (Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Terc%C3%BCme_Odas%C4%B1)
Bazılarının, 'Nereden çıktı şimdi bu?' dediklerini duyar gibiyim, ancak ağır aksak giden muasırlaşma çabamızın önündeki en büyük engellerden biri her türlü bilgiden ve bilgi kaynağından hala fersah fersah uzak oluşumuzdur. Üstelik de bu internet devrinde!
Bu Oda eskiden daha çok diplomatik yazışmaların/görüşmelerin çevrilmesi maksadıyla kullanılmış. Bir okul görevi görüp, çok da kalburüstü şahsiyet yetiştirmiş.
Şu anda tüm devlet birimlerimizde eski Tercüme Odasının görevlerini ifa eden birçok şube var sanırım, ancak yeniden kurulması gereken Tercüme Odası eskisinden biraz farklı olmalı ve Türkiye'nin dünyadaki yeniliklerden daha hızlı haberdar olmasını sağlamalıdır. Yeni Tercüme Odası, ülkemizin uluslararası arenada öne çıkmak istediği alanlarda referans kitap, eser, makale ve yazıları Türkçeleştirmelidir. Örneğin ülkemiz madencilik, tarım, bilişim, tıp, mühendislik gibi alanlarda öne çıkmak istiyorsa, Yeni Tercüme Odası da bu doğrultuda yapılandırılmalı ve bu alanlarda ortaya çıkan tüm uluslararası gelişmeler anında takip edilerek Türk diline birçok çeviri eser kazandırılmalıdır. Elbette aslolan bilimi bizim üretmemiz, mühendisliğe bizim yön vermemizdir; ancak elinizde kendi dilinizde neredeyse hiç bilgi birikimi yoksa, bunu yapamazsınız!

Kurulması gereken Yeni Tercüme Odası, ulusal çıkarlarımızla ilgili de çalışmalar yapmalı ve örneğin Ermeni Sorunu, Güneydoğu Sorunu, Kıbrıs Sorunu gibi alanlarda dünya kamuoyunun bilgilenmesini sağlayıcı içerik geliştirmelidir. Devletimizin bu gibi önemli konularda çok açıklarının olduğu aşikar. Üstelik böyle bir Oda, diplomat kalitesinde bir çok uzmanın da Devlet terbiyesiyle yetişmesini sağlayacaktır. Türk Dil Kurumu gibi artık işlevini yitirmiş ve bilim üretmeyen hantal bir yapı yerine Yeni Tercüme Odası kurulmalıdır. Yeni Tercüme Odası birçok uluslararası platformda bir Türkiye Lobisi gibi de hareket edebilir. Dünyanın bir çok yerinde siber suçların önlenmesine yönelik olarak nasıl bir siber polis birimi kurulduysa, aynı şekilde her alanda dünyada meydana gelen değişiklikleri takip etmek için de Yeni Tercüme Odası kurulmalı ve bu Oda yukarıda saydığımız alanlarda güncel içerik üretmelidir.. çünkü İÇERİK KRALDIR! Bu yönde başlatılacak her türlü Türkiye'de tüm çevrelerce alkışla karşılanacak ve ülkemize yepyeni bir dinamiz getirecektir.